Çoğu zaman hobilerimiz arasında kendine yer bulan “kitap okumak” aslında bir hobiden çok daha fazlası. İngiltere Sussex Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre stresi azaltan etkili yollardan biri de düzenli olarak kitap okumak. Katılımcıların kan basıncı ve kas tansiyonu kontrol edilerek yapılan ölçümlerde, sayfaları çevirmeye başladıktan altı dakika sonra stres seviyelerinin düştüğü gözlemlenmiştir. Yine, Neurology dergisinde yayınlanan ortalama 89 yaşına kadar yaşamış olan 294 kişiyle yapılan diğer bir araştırmaya göre, kitap okumak gibi zihin uyaran aktivitelere daha fazla zaman ayıran kişiler, hafıza kaybı gibi durumlara daha az maruz kalıyorlar.
Tüm bunlara katılmakla birlikte, kitap okumak benim için bir terapi biçimi diyebilirim. Okudukça her anlamda iyileşiyor, zihnimdeki çatlak duvarları yıkarak kendimi yeniden inşa ediyorum.
Peki insanın hem kendisini hem de dışarısı dediği dünyayı inşa etmesi mümkün mü?
Bunun mümkün olabileceğini bir buçuk yıl önce kurmuş olduğum “İzmir Kitap Kulübü” ile deneyimledim. Kitapların gücüne inanan biri olarak “İzmir’de benim gibi düşünen kaç kişi vardır?” diye çıktığım yolu bugün 600 kişilik kocaman bir kitap topluluğu olarak birlikte yürüyoruz. İlk kitap toplantımızda yalnızca 25 kişiyken altı ay içerisinde 250, bir buçuk yıl içerisinde ise 600 katılımcıya ulaştık. Kitapların birleştirici, bütünleştirici ve dönüştürücü gücünü benim gibi keşfeden ya da keşfetmek isteyen kişiler ile bir araya gelmek kendi dünyamın ve dış dünyanın inşası için muhteşem bir iskelet oluşturdu. Her ay oylama ile seçilen bir kitabı okuyoruz, gruplar halinde tartışıyoruz, Böylece bir kitaptan yüzlerce farklı bakış açısı ortaya çıkıyor. Yalnız okuduğumuzda üzerinde fazla durmayıp, içselleştiremediğimiz her bir detay, okuma gruplarıyla bambaşka bir hal alıyor, içselleşiyor.
Yapılan araştırmalar yeni ve yaratıcı fikirler bulmanın genetik bir özellik olmadığını ve bu yeteneğin sonradan herkesin kazanabileceğini gösteriyor. Bu nedenden dolayı birçok insan yaratıcı düşünme ve yaratıcı fikirler üretme eğitimlerine katılıyor ancak bunu kendi çevrenizde oluşturacağınız bir okuma grubu ile siz de mümkün kılabilirsiniz.
Kendi Kitap Kulübünüzü Kurun!
Okuma alışkanlığına sahipsiniz ya da değilsiniz bunun hiçbir önemi yok, önemli olan tek şey çevrenizde kitapların birleştirici ve dönüştürücü gücüne inanan birkaç kişi ile iletişime geçmeniz. Sonra okunacak bir kitap, o kitap için bir okuma süresi belirleyin ve işte minik kulübünüz artık işlevsel! Daha ilk toplantıdan kendi dünyanızın nasılda geliştiğini ve bu minik grubunuzun çevrenize de ilham olmaya başladığını fark edeceksiniz.
Bunu deneyimlemek isteyenler için deneyimsel birkaç öneri ,
Bir kitap havuzu oluşturmakla işe koyulabilirsiniz. Tüm katılımcılar okunmasını istediği birkaç kitabı listelesin ve bu listelerle ortaya çıkan kitap havuzundan kura ile üç kitap ismi seçerek bu üç kitabı oylamaya sunun en çok oyu alan kitap ayın kitabı olsun. Seçilen kitabın içeriğine göre bir okuma süresi belirleyin, kitap seçildiği andan itibaren toplanılacak tarihi de kesinleştirmeniz harika olur.
Her toplantıda mutlaka moderatör olmalı. Kitaptan ve yazardan kısaca bahsetmek, katılımcılara düşündürücü sorular sormak, herkese eşit söz hakkı tanımak ve süreyi ayarlamak moderatörün başlıca görevlerindendir.
Kitabın tamamını okuyarak gelme kuralı koyun. Yarım okunan bir kitabın toplantısından keyif alamazsınız.
Ve son olarak bu deneyiminizi çevrenizle mutlaka paylaşın ve onları da bu tarz oluşumlar için teşvik edin.
Martin Eden’in dediği gibi,
“Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.”
Sevgiyle.